Dini metinlerin dilbilimsel analizi

Ne yazık ki bazı Müslüman ilahiyatçılar Kur’an’ın Hıristiyanlık ile ilgili ayetlerini yorumlarken aynı fikirlerin etrafında adeta tavaf etmekte ve çok önemli şeyler açıkladıklarını zannettiklerinde tartışmaların en başına dönmekteler.
Kur’an’da Hıristiyanlar ile ilgili ileri sürülen iddialar esasında Kur’an yazarlarının yanlış anlamalarından ve İsa’nın “Oğulluğunu” dönemin putperest öğretileriyle bağdaşıyormuşcasına yorumlamalarındandır. Bu yüzden bu yanlış yorumları Muhammed bin Abdullah’a atfetmek pek adil bir yaklaşım değildir. Ne de olsa Kur’an’ın kitap haline getirilmesi Muhammed bin Abdullah’ın vefatından sonra gerçekleşmiştir; bu da O’nun Kur’an’ı son haliyle görüp onaylamasına engel olmuştur.

Dahası, Kur’an’ın kitaplaştırılmasıyla çoğaltılması arasında 10 yıl geçmiştir. Bu kanıtlar göstermektedir ki mevcut Kur’an metnindeki her öğreti ve yorum Arabistanda monotheismi kuran Muhammed bin Abdullah’ın onayını almamıştır. İsa ile ilgili Kur’an hükümlerine gelince, bu hükümler Kur’an yazarlarınca Hıristiyanlığın en temel öğretileri olarak sunulmuştur. Yazarların düştüğü ilk hata “Ibnullah” kavramını cinsellikle bağlantılı olarak algılamalarıdır. Bu yanlış algılamayı tespit etmek için ille de dinbilimci ya da tefsirci olmak gerekmez. Biraz dilbilim bilgisine sahip olmak metnin anlamını çözmek için yeterlidir.

Kur’an yazarları, Hıristiyanları İsa’yı Tanrı’nın oğlu olarak gördükleri için eleştirirken Allah’ın çocuk edinemeyeceğini söyler: Meryem suresinde de Allah’ın çocuk edinmesinin mümkün olmayacağı vurgulanmış ve Hıristiyanların “Rahman bir çocuk edindi” şeklinde konuştukları iddia edilmiştir. Burada geçen “edinmek” eylemi Kur’an bağlamında cinsellik içeren bir eylemdir; zira arkadaş, dost, çocuk edinmek” gibi tamlamalarda geçen bu sözcük bir kişinin edinilen şeye belirli bir eylemden ve süreçten sonra sahip olduğunu anlatır.

Kur’an yazarlarına göre Hıristiyanlar Allah’ın belli bir eylemden ve süreçten sonra İsa’nın babası haline geldiğine inanmaktadırlar. Bunun ise İsa’nın Meryem’den doğmadan önce, hatta yaratılıştan önce Tanrı’nın oğlu olduğu yolundaki İncil ve geleneksel Hıristiyanlık inancıyla hiçbir alakası yoktur. Kur’an’ın Meryem Suresini hazırlayan katipler işte bu farklı Hıristiyan öğretisini putperest mitolojilerinin bir parçası olarak gördükleri ve İncil’i hiç okumadıkları için hatalı bir yoruma düşmüşlerdir.

En’am suresi’nin 100. ayeti de

“Allahın zevcesi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir ki”

biçiminde bir retorik ile dönemin koşullarında “Allah’ın oğlu” türünde bir inanışın Allah’a cinsellik atfetmekten başka bir şey olamayacağına hükmetmektedir.

Kur’an yazarlarının aynı hatalı tutumları Kur’an’da sunulan Üçlemenin İncillerde yer alan ve 325 İznik Konsilinde kabul edilen İman Kanununda açıklanan Hıristiyanlık Üçlemesinden farklı olmasına neden olmuştur. Allah’ın Oğlu ifadesinin cinsellik bağlamında ele alınması Meryem’in de Üçlemenin ikinci kişisi olmasıyla sonuçlanmıştır.